Merkel’in açık kapı politikasının sonuçları ne oldu?
Lisa Hänel | Gianna Grün | Peter Hille
2015 yılında dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel‘in “Biz bunu başarırız” sözleri ile sığınmacılara yönelik açık kapı politikası uygulama kararının üzerinden tam 10 yıl geçti. Çoğunluğunu Suriye ve Afganistan’dan gelen sığınmacıların oluşturduğu yüz binlerce göçmenin Almanya’ya gelmesine yol açan bu sözler ülkede hâlâ eleştiri ve tartışmalara yol açıyor. Peki, Almanya’ya o dönemde gelen sığınmacılara dair neler biliniyor?
1-Almanya’ya ne kadar sığınmacı geldi?
2015 yazından 2016 ortasına kadar Almanya’ya toplam 1 milyon 200 bin sığınmacı geldi ve iltica başvurusunda bulundu. Avrupa Birliği’nde (AB) Almanya kadar yüksek sayıda sığınmacı kabul eden başka ülke olmadı. Almanya’dan sonra başvuru sayılarının en yüksek olduğu ülkeler İtalya (204 bin), Macaristan(203 bin) ve İsveç’te (178 bin) olarak kayıtlara geçti.
Ancak iltica başvurusu, herkesin mülteci olarak kabul edildiği ve oturma izni aldığı anlamına gelmiyor. Almanya’da bu süreç genelde olumlu sonuçlandı. Son on yılda yapılan iltica başvurularının yarısından fazlası (yüzde 56) kısa sürede olumlu karara bağlandı ve 1,5 milyon kişiye Almanya’da kalma hakkı tanındı.
Diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında, Almanya bu konuda AB ortalamasının üzerinde kalıyor. Görece yüksek sayıda sığınmacı kabul eden diğer ülkelerin de oldukça önünde yer alıyor.
Küresel çapta Almanya, siyasi olarak baskı görenlere insani sebeplerle sığınma hakkı tanıyan nadir ülkelerden biri. Almanya, imza attığı Cenevre Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeler uyarınca da mülteci kategorisine giren veya anavatanlarında savaş olduğu için ikincil koruma hakkına sahip kişilere de kalma izni veren yasal düzenlemelere sahip. Son kayıtlara göre, Almanya’da sığınmacı statüsüne sahip 3,5 milyon yabancı bulunuyor.
2-Almanya’da sığınma başvurusunda bulunanlar hangi ülkelerden geldi?
2015 ve 2016 yıllarında Almanya’daki sığınmacıların çoğu, yıllardır savaş ve çatışmaların yaşandığı Suriye, Afganistan ve Irak’tan geldi.
Bugün Almanya’da yaşayan Suriyelilerin yaklaşık beşte biri artık Alman vatandaşı. Onda biri ise Almanya’da dünyaya geldi.
Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaştan bu yana ise sığınmacı profilinde büyük bir değişiklik oldu. Ukrayna’daki savaş nedeniyle yaklaşık 1,3 milyon Ukraynalı Almanya’ya geldi. Almanya, kendi vatandaşlarına tanıdığı sosyal hakların çoğunu Ukraynalılara da verdi. Bu kişilerin oturum, devlet yardımları, çocuklarına kreş ve okul imkanları, sağlık ve diğer hizmetlere erişimindeki kolaylık, ülkede “çifte standartlı mülteci muamelesi” olarak eleştiriliyor.
3- Erkekler, kadınlar, çocuklar: Almanya’daki sığınmacılar kimler?
2015 ve 2016’da Almanya’ya sığınmak isteyen 1 milyon 200 bin kişinin yaklaşık yarısı (564 bin 400) 18 ila 34 yaş arasındaydı ve bunların dörtte üçü erkekti.
Almanya’da bir kişi korunmaya muhtaç olan bir kişi mülteci olarak kabul edildiğinde, bu koruma hakkı o kişinin eşi ve reşit olmayan çocukları için de geçerli olduğu için, aile birleşimi yoluyla Almanya’ya gelmeleri mümkün oluyor. Almanya Şehir ve Belediye Birliği verilerine göre, 2015 ve 2017 arasında bu yolla 230 bin aile birleşimine onay verildi.
Mayıs 2025’te görevi devralan yeni Alman hükümeti ise göç politikasını sertleştirdi ve Temmuz 2025 itibarıyla söz konusu aile birleşimini iki yıl süreyle askıya aldı.
4- Sığınmacılar Almanya’ya ne kadar uyum sağladı?
Uyumun başarısını ölçmek için en önemli göstergelerden biri işgücü piyasasına katılım.
Bamberg Üniversitesi’nden göç araştırmacısı Yuliya Kosyakova, mültecilerin işgücü piyasasına katılımını “Kısmen başarılı olduk” şeklinde değerlendiriyor, ancak özellikle kadın sığınmacılar ve yaşlı mülteciler için hâlâ yapılması gerekenler olduğuna dikkati çekiyor.
Verilere bakıldığında ise ibre olumlu bir gidişata işaret ediyor. Mayıs 2025 itibarıyla, Almanya’daki sığınmacıların çoğunluğunu oluşturan Afganistan, Pakistan, İran, Irak, Suriye, Somali, Eritre ve Nijerya kökenlilerin işsizlik oranı Ocak 2015’ten bu yana en düşük seviyede oldu. İstihdam ise en yüksek seviyeye ulaştı.
Entegrasyonun bir diğer göstergesi sayılan, serbest meslek sahiplerini de içeren istihdam tablosuna bakıldığında mültecilerin ülkede bulunduğu süre uzadıkça iş bulma olasılıklarının arttığı anlaşılıyor.
İstatistikler, 2015’te gelenlerin yüzde 60’ından fazlasının ancak ülkedeki yedinci yılını geride bırakırken bir iş bulduğunu gösteriyor.
Göç uzmanı Kosyakova, işgücü piyasasına entegrasyonda 45 yaşına kadar olan, yani görece genç gruptakilerin daha başarılı olduğuna dikkati çekerek, “45 yaşını aşmış olanların istihdama katılımı, Almanya’da yaşadığı sürenin uzunluğundan bağımsız olarak düşük kalıyor” diyor.
Konstanz Üniversitesi’nden göç araştırmacısı Daniel Thym ise Almanya’ya gelen sığınmacıların ortalama olarak nispeten düşük nitelikli olduğunu söylüyor. “Elbette aralarında doktorlar da var, ancak çoğunluğun üniversite veya mesleki eğitimi yok” diyen Thym sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu insanlar geliyor, başlangıçta Almanca da bilmiyorlar, devlet tarafından barındırılmaları ve sosyal yardımlarla desteklenmeleri gerekiyor. Bir iş bulmaları birkaç yıl sürüyor ve bulduklarında da genellikle düşük nitelik gerektiren sektörlerde çalışıyorlar.”
Burada dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta da nitelikli olanların diplomalarının tanınmaması ya da iş imkanlarının kısıtlı olduğu bölgelerde ikamet ediyor olmaları.
Bu durum sağlanan geliri de etkiliyor: 2015’te Almanya’ya sığınmış, iş bulmuş, tam zamanlı çalışanların aylık ortalama brüt maaşı bin 600 euro iken, aynı dönemde Almanya’da tam zamanlı çalışanların ortalama aylık brüt maaşı 3 bin 771 euro oldu.
5- Sığınmacılar ne kadar Almanca öğrenebildi?
Entegrasyonu değerlendirmede temel alınan diğer bir gösterge de dil öğrenme becerisi. Pek çok ülkede olduğu gibi Almanya’da da birçok alanda istihdama katılım için yeterince Almanca bilmek büyük önem taşıyor.
Ancak yeni bir dil öğrenirken cinsiyetler arasında belirgin farklar ortaya çıkıyor. 2020’de sığınmacılar arasında yapılan bir anket, kadınların yüzde 34’ünün ileri düzeyde Almanca bildiğini gösteren B1 sertifikası alabildiğini, erkeklerde ise bu oranın yüzde 54 ile daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Bu durum, işgücü piyasasına katılımlarına da yansıyor: Kadınlar iyi eğitimli olsalar da daha nadiren iş bulabiliyor.
Göç uzmanı Yuliya Kosyakova, bunun birkaç nedeni olduğu görüşünde. Bunun ilk nedeni, özellikle genç kadınların bakmakla yükümlü oldukları çocuklarının olması. İkinci neden ise kendi ülkelerinde genellikle dil ve mesleki nitelikler gerektiren öğretmen veya memurluk gibi alanlarda çalışmış olmaları. Kosyakova, söz konusu mesleklerin gerektirdiği niteliklerin Almanya’da tanınmama olasılığının düşük olduğunu, bu alanlarda Almanca bilmenin örneğin inşaat sektörüne kıyasla daha önemli olduğunu söylüyor.
6- Sığınmacıların kaçı bugün Alman vatandaşı?
2016’dan bu yana, sığınmacılardan yaklaşık 414 bin kişi Alman vatandaşlığına kabul edildi. Bunların 244 bini Suriyeli.
Hildesheim Üniversitesi’nden göç araştırmacısı Hannes Schammann, “Şimdi, 2015’te gelen birçok sığınmacının vatandaşlığa kabul edildiği bir dönemdeyiz. Bazı Suriyeliler, burada vatandaşlığa kabul edilmiş olsalar da Esad rejiminin çökmesinin ardından Suriye’ye dönmeyi düşünüyor. Ancak çoğu, burada bir iş kurduğu, buraya uyum sağladığı ve çocukları burada okula gittiği için Almanya’da kalmaya karar veriyor” şeklinde tespitlerini aktarıyor.
7- Sığınmacıların Almanya’ya maliyeti ne oldu?
2015/2016 döneminde Almanya’ya gelen sığınmacıların ülkeye maliyeti konusunda ise farklı tahminler bulunuyor. Göç konusunda faaliyet gösteren Mediendienst Integration portalına göre, kullanılan hesaplama yöntemine bağlı olarak, Almanya’ya maliyetleri 5 milyar 800 milyon euro görülebildiği gibi, gelecekte Almanya’ya yılda 95 milyar euro tasarruf sağlayacak bir yatırım olarak da değerlendirilebiliyor. Nitekim bir sığınmacı geldiğinde ilk etapta devletten destek alıyor ve masraf çıkarıyor, ancak uzun vadede Almanya da gelen göçmenlerin ekonomiye katkısından fayda sağlıyor.
2023 yılında Almanya’nın federal bütçesindeki” mültecilerle ilgili harcamalar” kalemi 30 milyar euroya ulaştı.
Nisan 2025’te de Almanya’daki sığınmacıların bir milyondan azı, yani yaklaşık yüzde 43’ü devletten temel geçim yardımı aldı. Bu sosyal yardım, iş arayan veya hayatını kendi imkanlarıyla sağlayamayanlara sunulan devlet desteği.
Genel olarak bu yardımı alanların oranı çok değişmezken, 2022 yılında hızlı bir yükseliş görüldü. Bunun sebebi, Rusya’nın ülkelerine açtığı savaştan kaçarak gelen Ukraynalılara, Alman hükümetinin yaptığı hızlı bir düzenlemeyle, Alman vatandaşları veya süresiz oturma izni olanların sahip olduğu bu desteğin verilmeye başlanması oldu.
Almanya’da devletten sosyal yardım alanlarda en büyük grubu Almanlar oluşturuyor. Onları, Almanya’nın sığınmacı kabul ettiği Suriye ve Afganistan gibi ülkelerden gelenler ve üçüncü sırada ise Ukraynalılar takip ediyor.